Türkiye’de obezite görülme sıklığının özellikle çocuklarda ve ergenlerde giderek arttığını ifade eden Öğr. Gör. Özlem Demir, “Obezite, Türkiye’de bir halk sağlığı sorununa dönüşmüştür. Vücuttaki yağ oranın artmasıyla birlikte kalp damar hastalıkları, hipertansiyon, tip 2 diyabet, kemik eklem rahatsızlıkları ve uykuda apne sendromu gibi hastalıkların sıklığı da artış göstermiştir” dedi.
22 Mayıs Obezite Günü’nde değerlendirmelerde bulunan Altınbaş Üniversitesi Öğretim Görevlisi Özlem Demir, tüp mide, mide küçültme, RNY/mini gastrik bypas gibi ameliyatları kapsayan bariatrik cerrahi ile ilgili açıklamalarda bulundu.
“TEDAVİ EDİLMEZSE YAŞAM SÜRESİ AZALIR”
Obezite ile neden olduğu hastalıkların yaşam kalitesini ciddi anlamda düşürdüğünü ve tedavi edilmediği takdirde yaşam süresini azalttığını vurgulayan Demir tedaviye yönelik şu ifadeleri kullandı:
“Obezitenin tanı ve tedavisinde en doğru yaklaşım multidisipliner bir ekip tarafından yapılır. Kalıcı ve kesin çözüm adına iyi bir değerlendirme ve araştırma ile karar verilmesi gerekmektedir. Özellikle morbid obezite tanısı konmuş hastaların uzun dönemde en etkili tedavisi cerrahidir. Tüp mide veya mide küçültme, RNY/mini gastrik bypass, duodenal switch gibi ameliyatların hepsi bariatrik cerrahinin bir türüdür. Bariatrik cerrahi sonrasında beslenme süreci farklılık göstermekle birlikte ilk 10 gün sıvı dönemi, 10 ila 20’inci günler arası püre dönemi ve 20’inci günden sonrası için ise katı gıdaya geçiş dönemi olarak belirlenebilir. Bu süreçte ameliyat ile oluşturulan yeni mide kesesinin yaklaşık 150 ml gıda alabilecek kapasiteye sahip olacağı göz önüne alınarak uygun bir beslenme programı oluşturulmalıdır. Amaç, kilo verme sağlanırken aynı zamanda sağlıklı kalmak olmalıdır. Beslenme alışkanlıklarını yaşam tarzı haline getirmek, bunu yaparken de vitamin ve mineral eksikliklerine yol açmamak gerekmektedir.”
PROTEİN ALIMINA DİKKAT EDİLMELİ
Cerrahi sonrası dokuların hızla iyileşmesi ve yağ kaybının hızlanması için protein alımına dikkat edilmesi gerektiğini belirten Özlem Demir, “Protein takviyesine sıvı dönemde başlanır. Genellikle ameliyat sonrası 2’inci ayda normal beslenmeye geçiş sağlanır. Hastaya özel hazırlanmış beslenme programında günlük protein, vitamin-mineral ve sıvı kullanımı dikkate alınarak sürecin iyi yönetilmesi, kilo vermenin devamlılığı için oldukça önemlidir” dedi.
Hastaların yeterli karbonhidrat tüketimi ile kan şekeri kontrolü için tam tahıllı ürünler, yağ grubu için ise doymamış yağ kullanımı yönünden desteklenmesi gerektiğini de ifade eden Öğr. Gör. Özlem Demir, “Programda şekersiz besinler tercih edilmelidir. Buharda pişirme, haşlama, fırın ve ızgara gibi pişirme teknikleri ve hekim onayı ile demir içeren multivitamin tabletler ve kalsiyum sitrat kullanımı önerilmelidir” diye konuştu.
Ameliyat sonrası oluşabilecek bulantı, kusma veya reflü gibi problemleri en aza indirmenin hedeflenmesi gerektiğini de anlatan Demir, “Fazla yemek kusmaya ve zamanla poşun genişlemesine neden olabileceği için doygunluk hissedildiğinde yeme işleminin bırakılması önerilmelidir. Ayrıca yemek sırasında sıvı tüketilmesi ve katı-sıvı ayrımının yapılmaması da fazla besin tüketimine ve kilo alımına neden olabilir. Bu nedenle hastaya özel olacak şekilde sıvı tüketim miktarı belirlenmeli ve gün boyu sıvılar yudum yudum tüketilmelidir. Şekerli ve asitli içeceklerden uzak durulması gerekmektedir” ifadelerini kullandı.
Obeziteyle savaşta bariatrik cerrahi yönteminin tek başına değerlendirilmemesi gerektiğini vurgulayan Özlem Demir, “Bu yolda doğru beslenme alışkanlıkları, hedefe ulaşmanın ve sağlıklı olmanın en önemli adımı olmalıdır” dedi.
Kaynak: Demirören Haber Ajansı
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.