BU YIL KONTENJANLAR AZALDI!
Bu yıl açıköğretim ve uzaktan öğretim dahil toplam 1 milyon 43 bin 177 kontenjan adayları bekliyor. Geçen yıla göre lisansta 6 bin, önlisansta ise 60 binlik bir azalma söz konusu. Kontenjanını en çok artan bölüm, uluslararası ticaret ve finans. Gözde alanlardan işletme ve iktisat ise yüzde 25 dolayında küçüldü. Bu yıl devlet ve vakıf üniversitelerinde önlisans, lisans, açıköğretim ve uzaktan öğretim de dahil toplam kontenjan, 1 milyon 43 bin 177’yi buldu. Geçen yıla göre lisansta yaklaşık 6 bin, önlisansta ise 60 bin kontenjan azaldı.
İKTİSAT VE İŞLETME KONTENJANI AZALDI
Bu yıl ilk kez uygulanan YKS’nin ardından en çok tercih edilen programların kontenjanında geçen yıla göre daralmalar oldu. Cazibesini yitiren bölümlerin kontenjanları büyük oranda azaldı. 2018’de en dikkat çeken küçülmelerden biri, iktisadi ve idari bilimler alanında, bilhassa iktisat ve işletme bölümlerinde ortaya çıktı. İki bölümde daralma ortalama yüzde 25’i buldu. İşletme, iktisat, siyaset bilimi ve kamu yönetimi öğrencilerini ilk yıl ortak derslerle ilgili bölümlere hazırlamayı hedefleyen EA programları ise; yüzde 79.4 ile en çok daralan bölüm oldu. Geçen yıl 452 olan kontenjan, 2018’de 93’e geriledi. Onu, yüzde 71.1 ile bilgisayar ve öğretim teknolojileri öğretmenliği; yüzde 66.7 ile bilgisayar-enformatik ile psikolojik danışmanlık ve rehberlik bölümü izledi.
İşletme bölümünün kontenjanı çok fazla. 16 bin 794 kontenjan işletmeye ait. Geçen yıla kıyasla yüzde 25’lik bir düşüş söz konusu. Hukuk 16 bin 662 kontenjanla ülke genelindeki en yüksek ikinci kontenjana sahip ve geçen seneye oranla yüzde 6’lık bir artış var. Üçüncü en büyük kontenjan ilahiyat, ardından hemşirelik, ondan sonra da iktisat geliyor, İktisatta da geçen yıla göre yüzde 20’lik azalma var. En büyük mühendislik kontenjanı inşaat mühendisliğinde. Diş hekimliği 6 bin 100 ile kontenjanlarında yüzde 32’lik artış var. Eczacılık kontenjanı da yüzde 29’luk bir kontenjan artışı ile 3 bin 366’ya yükseldi.
TIPTA BİN YENİ KONTENJAN
Tıpta kontenjanlar yüzde 7 arttı. 2018’de tıpta bin yeni adaya daha yer açıldı. Böylelikle 14 bin 375 aday için kontenjan oluştu. Makine mühendisliğinde artış yüzde 7’yi, psikolojide ise yüzde 16.9’u buldu. Hukukta kontenjanlar yüzde 5.8 yükseldi. 917 yeni sıra eklendi, 2018’de 16 bin 420 aday hukuk eğitimi alacak.
2017 YERLEŞTİRMEDE REKOR BOŞLUK
2017’de üniversitelerdeki ilk yerleştirmelerin ardından lisans ve önlisans programlarındaki 910 bin 671 kontenjandan 696 bin 241’i doldu, 214 bin 430’u ise boş kaldı. 2016’da bu sayı sadece 60 bindi.
DOĞRU TERCİH LİSTESİ DÜZENLEMEK İÇİN PRATİK İPUÇLARI
İDEAL TERCİH LİSTESİ NASIL HAZIRLANIR?
1- TERCİH KILAVUZUNUN OKUNMASI: Tercih listesi oluşturulurken ilk yapılması gereken işlem, 2018 Yükseköğretim Programları ve Kontenjanlar Kılavuzu’ndaki istenilen programlar hiçbir önşart gözetilmeksizin istek sırasına göre belirlenmesi ve listedeki tercih edilen bölümlerin yanlarına da 2017 yılında o bölüme giren adayların başarı sıraları yazılmasıdır. Bunun için çeşitli tercih sitelerindeki süzme programlardan yararlanılabilir. Bu aşamada tercih edilmesi düşünülen programlar, ÖSYM’nin belirlediği sınırlamayı, yani 24 tercihi aşabilir.
2- PROGRAMLARIN GÖZDEN GEÇİRİLMESİ: Bu aşamada sadece puana veya başarı sırasına göre yazılan, kazanıldığında kayıt yaptırmayacağınız veya gittiğinizde barınma, ulaşım gibi sorunlar oluşabilecek programlar listeden çıkartılmalıdır. Ayrıca mezun olduğunuzda istihdam olanakları kısıtlı olan ve ileride daha büyük sorunla karşılaşmamak için listedeki programlara dikkat edilmelidir.
3-BAŞARI PUAN ARALIKLARIN BELİRLENMESİ: Adayların başarı sıralarına göre tercih aralığı şöyle olabilir:
BAŞARI SIRASI İLK 5 TERCİH TERCİH YOĞUNLAŞMASI GARANTİ TERCİH
5 bin Bin – 3 bin 3-6 bin 15 bin
10 bin 3 bin – 4 bin 6 bin-12 bin 25 bin
25 bin 5 bin – 8 bin 15 bin -30 bin 35 bin
50 bin 10 bin- 20 bin 30-70 bin 75 bin
100 bin 40 bin-60 bin 75 bin- 150 bin 155 bin
150 bin 50 bin- 80 bin 100 bin 200 bin 205 bin
4-PROGRAMLARIN ÖZEL ŞARTLARININ OKUNMASI: Tercihlerinizde yer verdiğiniz bölüm/programların devlet, vakıf, KKTC veya yurtdışı da olsa maddi şartlarına dikkat edilmelidir. Devlet üniversitelerinde ikinci öğretim yapan bölümlerin harç miktarları normal öğretimlere göre çok yüksektir. Ayrıca devlet üniversitelerinde de yurtdışı üniversiteleriyle entegre yürütülen bölüm/programların ücretli olduğu unutulmamalıdır.
5- TUTARLILIK DENETLEMESİNİN YAPILMASI: Adaylar tüm tercihleri oluşturduktan sonra bir uzman gözetiminde tercih tutarlılık denetlemesi yapmalıdırlar. Bu denetleme yapılırken her programın tek tek bir alttaki program ile karşılaştırılmalı, en çok istenen program üste yazılmalıdır.
6-TERCİHLERDE SON NOKTA: Tüm bu aşamalardan sonra, son aşama tercih formunun işleme konmasıdır. Öncelikle tercih işleminin ne zaman sona ereceği unutulmamalıdır. Tercih işlemleri yapıldıktan sonra hiçbir değişiklik yapma hakkınız olmayacaktır. ÖSYM’nin sitesinde tercih işlemleri bittikten sonra, ‘Tercihleriniz sistem tarafından başarıyla kabul edilmiştir’ uyarısını görmeden sistemden çıkmayın ve Tercih Formunuzun bir kopyasını yazıcıdan almayı unutmayın.
7-SINAVLARA TEKRAR HAZIRLANMAYI DÜŞÜNÜYOR MUSUNUZ?: Özellikle puanı istediği bölüme yetmeyen, ancak yapacağı çalışma ile hedeflediği yeri kazanabilecek durumda olan adaylar için bir yıl daha hazırlık yapmak bir kayıp değildir. Çünkü bireyin istemediği bir bölümde okuması, istemediği bir mesleği yapması daha büyük sorunlar oluşturabilİr. Ancak 2 veya 3 yıldır hazırlık yaptığı halde yeterli puana ulaşamayan adayların en kısa yoldan kabiliyetlerini geliştirici bir mesleki kurslara katılmaları ve mesleğine yönelik bir sektörde çalışarak hayata atılmaları daha yararlı olacaktır. Puanları düşük olan adaylara diğer bir tavsiyemiz ise, açıköğretim okuyup aynı zamanda çalışması olacaktır. Bu sayede hem açık öğretimle eğitimine devam edip diploma alabilecekler, hem de iş tecrübesi edineceklerdir.
8- TERCİH LİSTESİ HAZIRLAYALIM: SAY puan türündeki başarı sırası 45 bin, EA’deki başarı sırası da 61 bin olan bir adayın, her iki puan türünden de tercih yaptığını var sayalım…
Adayın ilk önce iki ayrı liste hazırlaması gerekiyor; SAY tercihleri için ayrı bir liste, EA tercihleri için ayrı bir liste. SAY sıralaması 45 bin dolaylarında olan bir adayın, bu puan türündeki ilk tercihlerini 30 bin dolaylarından başlatmasında herhangi bir sakınca yoktur. İlk tercihler, gönlünüzdeki yerler olsun. Bu aday, EA’deki tercihlerini de 40-45 binlik sıralardan başlatabilir.
Adayın SAY’da 55 bine kadar düşmesi, kendini garantiye alması anlamına gelir, tabii kazandığında pişman olmamak koşuluyla. EA puan türünde 71 binlere kadar inilmesi, adayın bu puan türünde de garantiye alacaktır.
Her iki puan türünde de orta sıralardaki 15-20 tercihin, bizim bulunduğumuz sıradaki yerlerden veya bizim sıramızın biraz biraz altındaki yerlerden olmasında yarar var. Daha sonra yapmamız gereken şey, bu iki listeyi birleştirmek. Kendimize sormamız gereken ilk soru: Ben, önce 1’inci sıradaki SAY’lI bölümü mü istiyorum, yoksa ea ile alan yeri mi? Aday, ilk sıraya SAY’dan öğrenci alan bölümü yazacak. Daha sonra aynı soruyu şu şekilde soracak: Ben, ikinci sıradaki SAY ile öğrenci alan yeri mi istiyorum, yoksa 1’inci sıradaki EA ile öğrenci alan yeri mi? Adayın cevabının yine SAY olduğunu varsayalım. Bu kez adayın kendine şu soruyu sorması gerekir: Ben, 3’üncü sıradaki SAY’lı yeri mi, yoksa EA’lı yeri mi tercih ediyorum? Yanıtın EA’lı bölüm olduğunu varsayalım. Böylelikle ilk üç tercihi sıralamış oluyoruz. Bu işlem, son tercihe kadar bu şekilde soru-yanıt şeklinde devam etmeli…
9- TERCİHTE YELPAZENİZİ GENİŞ TUTUN: Sınav sisteminin değişmesine rağmen, bölüm ve tercih işlemlerinde önemli bir farklılık yok. Adayların puanlarının ve sıralarının kılavuzdaki programlara ne ölçüde denk gelebileceğini bilememeleri, kafaları karıştırabilir. Tercih araştırması yapmak için sınav sonuçlarının açıklanmasını beklemeyin, kılavuzu dikkatli okuyun. Tercih de en az sınav kadar önemli. Elde edilen başarıyı iyi değerlendirmek gerekiyor. 2018’deki sistem değişikliğinin yarattığı belirsizlikler nedeniyle tercihlerinizi geçen senelere göre daha geniş yelpazeden seçmeye özen gösterin.
TÜRKİYE’DEKİ ÜNİVERSİTELERİN AKADEMİK PERFORMANS SIRALAMASI – 2018
URAP; kar amacı gütmeyen, Türkiye ve dünya üniversite sıralamalarını yapmayı toplumsal hizmet olarak gören bir kurum. URAP Laboratuvarı’nda çalışan ekip üyeleri; diğer çalışmalarının yanı sıra, üniversite sıralama çalışmalarına gönüllü olarak katkı yapıyor.
URAP Araştırma Laboratuvarı 2009 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Enformatik Enstitüsü bünyesinde kuruldu. URAP’ın amacı yükseköğretim kurumlarını akademik başarıları doğrultusunda değerlendirebilmek için bilimsel metodlar geliştirmek ve yapılan çalışmaların sonuçlarını kamuoyu ile paylaşmak.
ODTÜ Enformatik Enstitüsü bünyesinde yer alan University Ranking by Academic Performance (URAP) Araştırma Laboratuvarı, 2009 yılından bu yana Türkiye’deki üniversiteleri akademik performanslarına göre sıralıyor. Türkiye sıralamasında, Web of Science/InCites gibi uluslararası kaynaklar ile YÖK’ün yayınladığı veriler kullanılıyor. URAP’ın üniversitelerimiz için geliştirdiği bu sıralama sisteminin, her üniversitenin kendi konumu hakkında bilgi sahibi olmasına yardımcı olacağını umuyoruz. Üniversitelerimizin bazı konulardaki eksiklerini görüp kendilerini geliştirerek belirli bir süre içinde dünya sıralamalarında daha üst sıralara yükseleceğine inanıyoruz.
Geliştirilen sistem, üniversiteleri ‘iyi’ ya da ‘kötü’ şeklinde ayırmayı hedeflemiyor. Amaç, üniversitelerin belirlenen kriterlere göre gelişmeye açık yanlarını fark etmelerine yardımcı olmak. Diğer sıralama sistemlerinde olduğu gibi, bu sistemin de eleştiriye açık yönleri var. URAP laboratuvarında yürütülen çalışmaların sonuçlarına ve gelecek önerilere göre düzenlemeler yapılarak mevcut sıralama sistemi sürekli olarak gelişmeye açık.
Üniversitelerimizin bazı konulardaki eksiklerini görüp kendilerini geliştirerek belirli bir süre içinde dünya sıralamalarında daha üst sıralara yükseleceğine inanıyoruz.
Yapılan değerlendirme, üniversitelerimizi 9 göstergeye göre sıralıyor:
1- Makale Sayısı
2- Öğretim Üyesi Başına Düşen Makale Sayısı
3- Atıf Sayısı
4- Öğretim Üyesi Başına Düşen Atıf Sayısı
5- Toplam Bilimsel Doküman Sayısı
6- Öğretim Üyesi Başına Düşen Toplam Bilimsel Doküman Sayısı
7- 2014-2015 Yılı Doktora Mezun Sayısı
8- Doktora Öğrenci Oranı
9- Öğretim Üyesi Başına Düşen Öğrenci Sayısı
PUAN TUTUYOR DİYE İSTENMEYEN BÖLÜM SEÇİLMEMELİ!
Meslek seçiminde anahtar bir soru var; ‘hem mutlu hem de başarılı olabileceğim alan hangisi?’ Bunun üzerinde önemle düşünülmelidir. Tercihlerde, sadece sınav başarısı yetmiyor. Tercih döneminde, adaylarda ve velilerde kaç net yaptığından veya sınavdan kaç puan aldığından ziyade tercihlerde hata yapıp yapmamasıyla ilgili tedirginlik yaşanıyor. Dolayısıyla ‘hata yapma korkusu’ ortaya çıkıyor. Adayların, ilgi duyduğu alanları önem ve öncelik sırasına göre dizmesi gerekiyor. Sevmediği, istemediği bir bölümü sırf puanı tutuyor diye yazmaması gerekir. Tercihlerde yüzde yüz başarıyı yakalamak zor, mükemmeliyeti yakalamak mümkün değil. İstek sırası burada devreye girmeli. İstek orantılamasında yüzde 50’nin altındakiler yazılmamalı. Bazı mükemmeliyetçi öğrenciler var 2-3 tercih yapıp riske ediyorlar. Sonrasında da yerleşemiyorlar.
FARKLI PUAN TÜRLERİNİ NASIL KARIŞTIRACAĞIZ?
Adayın hem SAY hem de EA tercihleri yaptığını varsayalım. Aday, önüne iki boş A4 kağıdı alacak. Bunlardan birine SAY tercihlerini, diğerine de EA tercihlerini yazacak ve her ikisinin toplamı 24’ü aşmayacak şekilde düzenlenecek. Her bir tercih listesi, kendi arasında küçük sıradan büyük sıraya doğru veya makul ölçüde istek-sıra dengesi göz önünde tutularak sıralanacak. Sonra başka bir boş kağıda bunları şu üç şekilde aktarabilir:
– Aday şöyle diyebilir: Ben önce SAY bölümleri, daha sonra da EA bölümleri istiyorum. Bu durumda aday, önce SAY listesindeki tercihleri olduğu gibi bu kağıda aktarır, sonra bunun altına EA listesindeki tercihlerini sıralayabilir.
– Aynı aday şöyle de diyebilir: Ben önce EA bölümleri istiyorum, bunlar olmazsa o zaman SAY tercihlerini istiyorum. O zaman önce EA listesindeki tercihler buraya aktarılacak, daha sonra da SAY tercihleri yazılacak.
– Aday isterse bu şekilde de davranabilir: İlk tercihim, SAY listesinin ilk sırasındaki yer olmalı, 2’nci tercih olarak yine SAY listesinde bulunan 2’nci sıradaki yeri istiyorum. 3’üncü sırada, EA listesinin ilk sırasında bulunan yeri, 4’üncü sıraya SAY listesindeki 3’üncü tercihi yazmak istiyorum. Ve bu işlem bu şekilde sürüp gider. Bu üç şekil de doğru, ama adayın olaya yaklaşım tarzı farklı. İşte bunun nasıl olması gerektiğine adayın kendisinin karar vermesi gerekir.
24 TERCİHİN HEPSİNİ DOLDURALIM MI?
Yazdıklarınızdan pişman olmayacaksanız doldurun, 24’üncü tercihiniz bile okuyacağınız tercihse, doldurmakta sakınca yok! ‘Hele bir yazalım, sonra bakarız’ demeyin, son pişmanlık fayda etmiyor, bedeli de ağır oluyor…
‘ÖLÜ TERCİH’ NEDİR?
Örneğin, tercihlerimizden birinin sırası 150.616 olsun. Kalkıp da bunun altına 120.387’nci sıradaki bir yeri yazarsak, işte bu ölü tercih olur! Neden mi? Şöyle açıklayayım: 150.616’ncı tercihe giremeyen bir aday, ondan daha yukarı sırada bulunan 120.387’nci sıraya yerleşebilir mi? Bu mümkün değil, işte ‘ölü tercih’ bu demektir. Böyle yaptığınız taktirde, fazladan yer işgal eden bir tercih yapmış olursunuz.
————————————————————————————————————————————–
EN GİRİŞİMCİ VE YENİLİKÇİ KİM?
Bugün bir başka veriyi daha sizlerle paylaşacağım. TÜBİTAK tarafından, üniversitelerin girişimcilik ve yenilikçilik performanslarına göre sıralandığı ‘Girişimci ve Yenilikçi Üniversite Endeksi 2017’ yılı sıralaması, tercih aşamasında işinize oldukça yarayacak ve sizlere yol gösterecek.
Bundan 3-5 yıl öncesine kadar bu türden veriler elimizde yoktu. İki gündür verdiğimiz bu endeksler, gerçekten çok önemli veriler, bunları ciddiye alın. Tercihleri yaparken, elinizdeki tek veri, üniversitelerin taban puanları ya da yüzdelik dilimleri olmasın. Onları da kullanın, ama bunları ‘pas’ geçmeyin. Kanımca bu endeks, detaylı ve etraflı bir ölçüm ve çalışmaya dayandırılıyor. Bu endeksin oluşturulması Türkiye ve akademik camia açısından ve tercihleri yaptığımız şu günlerde adaylar açısından son derece yararlı bir gelişme…
Girişimci ve yenilikçi üniversite endeksi 5 boyuttan oluşuyor:
Üniversitelerimizin sektörle, sanayicilerle daha fazla iş birliği yapmasını amaçlıyoruz. Üniversitenin kapısı sanayiciye, sanayicinin kapısı da üniversitelere açık olmalı. Okuyan öğrenciler de bu işbirliği sayesinde okuduklarını uygulama olanağı bulsunlar. Üniversite, sanayicinin ihtiyaç duyacağı bilgiyi üretmeli; sanayici de, sorunlarını aşmak için üniversiteye başvurmalı.
Akademisyenlerimizin bir ayağı sanayinin içinde bulunmalı. Sadece üniversitede, sınıflarda, laboratuvarlarda çalışarak, ekonomik ve sosyal faydaya dönüşen nitelikli bilgi üretilemez. Üniversite mezunu gençlerin girişimci ve yenilikçi bireyler olmasında üniversitelere önemli sorumluluk düşüyor. Üniversite, ‘ileri lise’ boyutunun çok daha ötesine geçmeli…
Beş yıl önce başlatılan endeks çalışmaları, bugün başta üniversitelerimiz ve öğrencilerimiz olmak üzere kamuoyu tarafından merakla beklenen ve yol gösteren bir sıralamaya dönüştü.
Bu endeks, üniversitelerin eğitim kalitesine göre sıralandığı bir liste veya en başarılı veya en başarısız üniversiteyi ortaya koyan bir sıralama değil. Bu endekste dikkate alınan, üniversitelerin girişimcilik ve yenilikçilik performansları…
Üniversitelerimiz için girişimci ve yenilikçi olmak, bir tercih meselesi değil, bir zorunluluk. Bu endeks, üniversitelerimize adeta bir ayna tutuyor, girişimcilik ve yenilikçilik alanında neyi doğru ve neyi eksik yaptıklarını kendilerine gösteriyor.
Endeks sıralamasına, öğretim üyesi sayısı 50’nin üzerinde olan 152 üniversite dahil edildi. Endeksin veri toplama sürecine 221 kurum katkı sağladı.
Şu anda dünya ile yarışan, bir elin parmaklarını geçmeyen sayıda üniversitemiz var. Halbuki Türkiye gibi potansiyeli güçlü bir ülkenin, dünyada ilk 500’de en az 10’un üzerinde üniversitesinin olması gerekiyor. Eğer dünyanın en büyük ekonomilerinden biri olacaksak, kurumlarımızı da dünya çapında lider kurumlara dönüştürmeliyiz. Özellikle üniversitelerimizi, dünya çapında bilim yapılan ve teknoloji üretilen merkezler haline getirmeliyiz.
İlk 50’nin yer aldığı listedeki üniversitelerden 33’sı devlet, 17’ü ise vakıf üniversitesi. Bu yılın birincisi, 90,97 puanla Sabancı Üniversitesi, ikinci sırada 87,31 puanla Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ), üçüncü sırada ise 85,18 puanla Gebze Teknik Üniversitesi bulunuyor.
Görüyoruz ki son yıllarda üniversitelerimiz bünyesinde girişimcilik ve yenilikçiliğe dair önemli adımlar atılıyor. Gençlerimiz de artık kendi işlerini kurmanın, girişimci olmanın hayallerini kuruyor. Dolayısıyla üniversitelerimiz için girişimci ve yenilikçi olmak, bir tercih meselesi değil, bir zorunluluk. Biz de bu endeksi yayınlayarak, tercih aşamasında bulunan gençlerimize daha bilinçli karar vermelerine yardımcı olmaya çalışıyoruz.
ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİ OKUDUĞU ŞEHİRDEN VE HALKINDAN NE KADAR MEMNUN?
Üniversite öğrenciliği herkesin hayatının önemli bir dönemidir. Sadece iyi bir üniversitede okumak, kişinin bu yılları ne derecede verimli geçtiğini tek başına belirlemekte yeterli olamaz. Üniversite yıllarında yetişkinliğe ve profesyonel hayata atılırken nasıl bir çevre ve şehirde bulunulduğunun önemi yüksek. Türkiye’de üniversite şehirlerinin öğrencilerin beklentilerine ne düzeyde cevap verebildiği üzerine araştırmalara rastlanmıyor. Üniversite öğrencileri okuduğu şehirden ve halkından ne kadar memnun? Elinizdeki çalışma, bu soruya cevap aramakta ve üniversite şehirlerini öğrencilerin memnuniyet derecesine göre sıralamaktadır. Şehirden memnuniyet; ulaşım olanakları, şehirde kendini güvende hissetme, eğlence, spor, esnafla ilişkiler, öğrencilere karşı halkın tutumu, gezi, sosyal, sanatsal ve kültürel etkinlikler ve sağlık sorunlarının çözümü gibi konularda üniversite öğrencilerin okudukları şehre ilişkin memnuniyetlerini ölçüyor. Çalışma, ‘Türkiye Üniversite Memnuniyet Araştırması’ TÜMA’nın bir parçası olup, araştırmada verileri 2018 yılında 81 ildeki 109 devlet ve 63 vakıf olmak üzere 172 üniversitede öğrenim gören 26 bin 513 öğrenciden toplandı. Ölçekten alınabilecek en düşük puan 10 en yüksek ise 100’dür. Türkiye’de sadece 27 şehirden öğrenciler memnuniyet hissederken, 36 şehir öğrencilerine memnuniyetsizlik hissini yaşatıyor. Memnuniyetin düşük olduğu 48 şehir ise öğrenci memnuniyeti konusunda bir duyarlılığa sahip olma konusunda, öğrencilerden oldukça tepki görüyor. Bununla birlikte memnuniyet ve memnuniyetsizlik arasında kalan Türkiye’nin 7 şehri öğrenci şehri olabilme potansiyeli olmasına rağmen öğrenci memnuniyetini tam olarak sağlayamıyor. Türkiye’nin üniversite öğrenci başkentleri Eskişehir, Antalya ve Aydın. Bir önceki yıla oranla, öğrencilerine memnuniyetsizlik hissini yaşatan illerde önemli bir artış bulunuyor.
EN POPÜLER 5 MÜHENDİSLİK DALI…
Mühendislik her zaman en gözde mesleklerden biri olmuştur. Sizin için Türkiye’nin en popüler ve öne çıkan mühendislik programlarını inceledik. Giriş zorluğundan, rekabete, toplam başvurandan akademik zorluğa kadar birçok değişken sonucunda ortaya çıkan sonuçlar şöyle:
– Mekatronik Mühendisliği
– Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği
– Elektrik-Elektronik Mühendisliği
– Endüstri Mühendisliği
– İnşaat Mühendisliği
ÜNİVERSİTE TABAN PUANLARI NASIL OLUŞUYOR?
ÖSYM, yayınladığı tercih kılavuzunda üniversite taban puanlarını her program bazında program taban ve tavan puanları olarak açıklıyor. Taban puan her programa, kontenjanına göre, bir önceki yıl en son yerleşen adayın, ilgili puan türüne göre puanını ifade ediyor. Fakat unutmamak gerek ki, üniversite taban puanları sabit değerler değil. Her yıl programa son yerleştirilen adayın puanına göre değişkenlik gösteriyor. Tavan puan ise, programa ilk olarak yerleştirilen öğrencinin, ilgili puanını ifade ediyor.
Taban puanlar, öğrencilerin talebine göre belirleniyor. Kılavuzda gösterilen taban puanlar önceki senenin talebini yansıtıyor. Dolayısıyla bir adayın puanının kılavuzda gösterilen programın taban puanından daha yüksek olması, adayın o programa girebileceğini garanti etmiyor. Çünkü adayın tercih yaptığı senenin taban puanları o seneki yerleşme yapıldıktan sonra belli oluyor. Taban puanların her yıl değişkenlik gösterdiği göz önüne alınarak, bir önceki yıl programa yerleştirilen son adayın başarı sıralamasına dikkat ederek bir liste hazırlamak daha doğru olur.
ADAYLAR ÜNİVERSİTE SEÇERKEN EN ÇOK NEYİ ÖNEMSİYOR?
– Üniversitenin İtibarı %33
– Kampüs Olanakları %16
– Eğitim Kalitesi %12
– Eğitim Ücreti %9
– Ödeme Koşulları %8
– Lokasyon %8
– Burs Olanakları %5
– Kariyer Hizmetleri %5
– Ulaşım Olanakları %4
TERCİHLERİ YAPARKEN HANGİ KAYNAKLARDAN YARARLANMALISINIZ?
– ODTÜ-URAP Sıralaması (www.urapcenter.org)
– Girişimci ve Yenilikçi Üniversite Endeksi (www.tubitak.org.tr)
– YÖK-Atlas (www.yok.gov.tr)
– ÖSYM web sitesi (www.osym.gov.tr)
– Üniversitelerin web siteleri
TERCİH AŞAMASINDA ADAYLAR İÇİN HANGİSİ DAHA ÖNEMLİ?
– Tercih Yaparken Benim İçin Bölüm Önemlidir %71
– Tercih Yaparken Benim İçin Üniversitenin Adı Önemlidir %21
– Tercih Yaparken Puanımın Yettiği Yere Yerleşmek Önemlidir %8
TERCİH LİSTESİ HAZIRLAMANIN PÜF NOKTALARI…
– Öncelikle kendi başarı sıranıza göre tercih yapacağınız aralığı belirleyin, alt ve üst sınırı seçin.
– Bu sınırları belirlerken alt sınırı geriye almanın, yerleşebilmek adına kendinizi garantiye alma anlamına geldiğini unutmayın.
– Kullanacağınız tercih sayısının üçte birini başarı sıranızdan gerideki bölümlere ayırmanız yerinde olur.
– Kişisel eğilim ve isteklerinize göre taban başarı sırası bu aralıkta olan bölümlerden bir liste oluşturun.
– Bu listeyi öncelikle başarı sıraları küçükten büyüğe olacak şekilde sıralayın.
– Sonra listedeki bölümlerin yerlerini kişisel eğilim ve isteklerinize göre değiştirebilirsiniz.
– Eğer başarı sırası daha geride bir bölümü, daha öndeki bir bölümden daha çok istiyorsanız, geçersiz tercih olmamasına dikkat edin.
‘OKUL BİRİNCİLERİ’ NASIL YERLEŞİYOR?
ÖSYM, öğrenciler tercih listelerini gönderdiklerinde yerleştirme işlemi yapılırken okul birincilerine farklı bir işlem uyguluyor. Eğer okul birincisi olan öğrenci, tercihlerinden herhangi birine normal kontenjandan yerleşemezse, tercih listesine tekrar bakılarak, bu kez okul birinciliği kontenjanı için tekrar yerleştirme işlemi yapılır. Yani genel kontenjana giremeyen okul birincisinin tercih listesine iki kez bakılıyor. Okul birincisi olarak tercih yapacak öğrencilerin bu avantajı kullanmaları gerekir. Bunun için adaylar ilk tercihlerini kendi başarı sıralamaların 25 binden daha üzerinde yazmalıdır. Diğer tercihlerde ise daha mütevazı bölümlere yer verilmelidir. Okul birincilerine ayrılan kontenjan ayrıcalığı yalnızca bu yıl için geçerli olacak. Okul birincileri için ayrılan kontenjanlar sınırlı. Tercihlerin tümünü çok istenen programlar arasında yapan okul birincileri puanlarının yüksek olmaması durumunda hiçbir programa yerleştirilmeyebilir.
MERKEZİ YERLEŞTİRME İŞLEMİNDE EŞİT PUAN ALAN ADAYLARA NASIL BİR İŞLEM YAPILIR?
Merkezî yerleştirme işleminde bir programa kesin kayıt hakkı kazananların belirlenmesinde aynı programı tercih etmiş adaylar arasından, tercihi hangi sırada olursa olsun yerleştirmede kullanılan yerleştirme puanı ve varsa ek puan toplamı büyük olan adaya öncelik tanınır. Eğer adayların yerleştirme puanları eşitse ilgili TYT/AYT puanı büyük olana, bu puanları da eşitse TYT/AYT puanında ağırlığı en büyük olan testin ham puanı büyük olana (ağırlığı en büyük iki test varsa bunların ham puanlarının toplamı büyük olana) öncelik verilecektir. Eşitlik sürdüğü takdirde söz konusu yükseköğretim programını daha üst tercihinde gösterene, eşitlik yine de sürdüğü takdirde doğum tarihi günümüze daha yakın (yaşı küçük) olana öncelik verilir.
Sınavsız Geçiş ile ilgili yapılacak yerleştirme işleminde, programın kontenjanı hangi öncelikte doluyorsa ondan sonraki önceliklerde yapılmış tercihler dikkate alınmayacaktır. Kontenjanı dolduran son öğrenci ile aynı OBP’ye sahip adaylar arasında seçme yapılırken adaylardan yaşı küçük olana öncelik tanınır. Yaşta da eşitlik olduğu takdirde bu adaylar kontenjan fazlası olarak yerleştirilir.
TERCİHLER DÖNEMİNDE ANNE VE BABALARA TAVSİYELER
Üniversite giriş sınavları (TYT-AYT) pek çok öğrenci tarafından ‘olmak ya da olmamak sınavı’ olarak görülüyor. Sınav bitti, artık sadece aldığım puan önemli diye düşünülüyor; ancak sınavda alınan puandan daha önemlisi, belki de en önemlis, yapılacak tercihlerdir. Bu dönemde yapılacak tercihler, öğrencilerin geleceklerini büyük ölçüde belirleyecek. Böylesine önemli ve öğrencilerde sıkıntı yaratacak bir dönemde ailelere çok önemli görevler düşüyor. Peki siz, çocuklarınıza bu dönemde nasıl yardımcı olabilirsiniz?
Bu dönemde pek çok belirsizlik yaşayan genç, kendi adına karar veren kişiler yerine, onlara destek olacak kişilere ihtiyaç duyar. Bu dönemde çocuğunuzun karar verme ve problem çözme becerilerini geliştirmede yardımcı olabilirsiniz. Aslında bu kriz durumunu bir fırsat durumuna dönüştürebilirsiniz. Kriz yönetimi, krizi doğru yönetmek aslında son derece önemli. Çocuğunuzun kendine özgü, farklı ve yetişkin bir birey olduğunu hatırlamalı ve kendi hayatının sorumluluğunu sahiplenmesi için önünü açmalısınız.
Bilgi verelim, tavsiyede bulunalım, ama zorlamada bulunmayalım. Kendi istek ve düşüncelerimizi, çocuğumuz aracılığıyla gerçekleştirmeye çalışmayalım. Bu, yapacağınız en büyük hata olur. Bırakın, mesleğini kendi seçsin, bu karar ona ait; bize düşen görev, gücümüz yettiğince ona maddi ve manevi destek sağlamak olmalı.
Öncelikle çocuğunuzu dinlemeyi ve ona hissettiklerinizi anlatmayı başarabilmelisiniz. Genellikle aileler, hissettiklerini davranışlarıyla anlatma yolunu tercih ederler, ancak davranışlar her zaman doğru etkiyi yaratmaz. Çocuğunuzun bir birey olduğunu kabul edin ve onunla duygularınızı paylaşın, bu kritik dönemde sürtüşmeye fırsat vermeyin. Onun neler hissettiğini öğrenmeye çalışın. Öncelikle onun tercihlerinin ne olduğunu öğrenin. Siz hangi üniversiteleri ya da bölümleri tercih etmesi gerektiğini belirtirseniz, çocuğunuzun kendi isteklerini açık bir şekilde ifade etmesini engellemiş olursunuz.
Bu dönemde gençler, ergenlik döneminin de etkisiyle, kendilerini belirsizlik içinde hissederler. Bu dönemde meslek seçimi yapan gençler kadar, aileler de kaygı yaşarlar, doğal olarak çocuklarının geleceği ile ilgili endişe duyarlar. Bu kaygı; çevredeki insanların neler düşüneceği, ekonomik olanakların sınırlı olması, gerek dünyadaki gerekse kişilerde olan değişimlerden doğan belirsizlikler, popüler kültüre uyum sağlama isteğinden kaynaklanır. Gençlerin çoğu kez lise, meslek ve üniversite tercihlerini ailelerine bıraktıklarını ve sorumluluğu kendi üstlerine almadıklarını görüyoruz. Sizler, meslek seçimi ve tercihler döneminde çocuklarınızın yanında olarak onları olumlu yönlendirmelisiniz.
Çocuklarınızla bu dönemde yaşayacağınız çatışmaları önlemek için, bu dönemde onlarla etkin iletişim kurmak, karşılıklı olarak kaygılarını paylaşmak; sizin ve çocuğunuzun birbirini daha iyi anlamasını sağlar.
Bu dönemde çocuğunuzu sadece kendi isteğiniz veya çevrenin etkisiyle yönlendirmemeniz oldukça önemli. Pek çok aile, çocuklarına para ve kariyer getirecek ya da onlardan kendi aile işlerini devam ettirecek meslekler seçmelerini ya da kendi istedikleri üniversiteleri tercih etmelerini ister. Ancak insanların ve çevrenin sürekli bir değişim içinde olduğu unutulmamalıdır. Çevrenin ve kişilerin talepleri doğrultusunda para ve kariyer kavramları değişir ve farklı mesleklere kayabilir. Aile işlerini kapsayan meslekler ise genç bireyin özellikleriyle örtüşmeyebilir ve onların gelecek taleplerini karşılamayabilir.
İlk adım, kendini ve isteklerini iyi tanımaktır. Çocuklarını en yakından tanıyan kimseler olarak, onların ilgi ve yeteneklerini belirlemelerine bu anlamda geribildirim vererek yardımcı olabilirsiniz. Meslek seçiminin, çocuğunuzun kişilik özelliklerine uygun olmasına dikkat edin. Üniversite tercihlerinde de aynı hassasiyeti göstermelisiniz, çocuğunuzun gelecekte iş yaşamından neler beklediğini ve kişilik özelliklerini dikkate almasını sağlamalısınız.
Atılması gereken bir diğer önemli bir adım ise, meslekleri ve üniversiteleri tanımaktır. Bu adımda da rehberlik görevini üstlenebilirsiniz. Meslekleri ve üniversiteleri çocuğunuz için araştırmak yerine, onun bunları kendi başına araştırmasını sağlayacak yöntemleri çocuğunuza göstermeniz daha etkili olabilir. Bu araştırmalar; meslek ve üniversiteleri tanıtıcı kitaplardan, ilgili İnternet sayfalarından ve çevredeki meslek sahipleriyle yapılabilecek görüşmeler vb. içerir. Ayrıca onunla birlikte tercih etmeyi düşündüğü üniversiteleri gezebilirsiniz.
TERCİHLERİNİZİ ŞANSA BIRAKMAYIN
Her yıl yaklaşık 2,5 milyon genç, üniversiteye yerleşebilmek için bugünkü adıyla TYT ve AYT sınavlarına hazırlanıyor. Bu sınavlarda başarıyı hedefleyen öğrenci ve velilerin, sınavlara hazırlık sürecinde ve sınav sonrasında yaşadıkları duygular farklılık gösteriyor. Kimi zaman motive olmanın, çaba ve hedefe kilitlenmenin getirdiği yüksek enerji, kimi zaman da beklentilerin yorduğu bıkkın ve dağınık bir ruh hali duruma hakim oluyor. Hemen her gencin ve ailsesinin yaşadığı inişli çıkışlı bu ruh hali, sınavlardan sonra yerini başka sürece bırakıyor, tercih sürecinin karmaşasına bırakıyor…
Tercih dönemleri, aslında gençlerin sınava hazırlanırken yaşadığı stresi, biraz daha fazla olarak anne ve babanın da işin içine girdiği duygusal ve bir o kadar da zor karar verme sürecine dönüşüyor. Yaklaşık 2,5 milyon öğrenci ve ailesi için sınav ve sınav sonrası yaşanan kaygının ana temeli hemen herkesin bu sınavlara yüklediği anlamda yatıyor.
Üniversiteye girmek, bir bölümde okumak ama hangi bölüm olursa olsun bir yere yerleşmek arzusu, gençlerimiz ve aileleri için kaçımılmaz bir durum oluyor. Bu durumun nedenini, Türkiye’nin yaşadığı sosyal ve ekonomik dönüşümün, Türk aile yapısına yönelik yansımalarında aramak gerekiyor.
Genç, kendini ne kadar iyi tanır ve önünde yer alan kariyer seçeneklerinden kendisine en uygununu belirler ve bu doğrultuda seçimler gerçekleştirirse, sınava ve sınav sonucu elde ettiği başarıya o kadar doğru anlamlar yüklemiş olur.
Anne babalar, çocuklarıyla klişelerden uzak ilişki kurmalı; onların sınırlarını bilerek güçlü yönlerine odaklanmalı ve olaylara ve durumlara kendi pencerelerinden değil, çocuklarının kişilik özelliklerini de gözeterek kariyer planlamalarına destek olmayı başarabilmeli. Bu yaklaşım, sınav sonrası süreci hem çocuklar hem de aileleri ile sorunsuz yaşamalarına neden olur.
TERCİHLERDE BUNLARI BİLMENİZ GEREKİR!
TERCİHLER KÜÇÜKTEN BÜYÜĞE DOĞRU MU SIRALANMALI?
Tercihler ‘asker sırasına’ girecek diye bir kural yok! Kendinizi o kadar katı kuralların içine hapsetmeyin, biraz esnek davranın, korkmayın. Kullandığımız bütün veriler, geçen yılın verileri, bu yıl da aynıları olacak diye beklemeyin. Tercihler arasında 4-5 binlik oynamalar olabilir, yani 120.589’un altına 124.724’üncü sıradaki yeri yazabileceğiniz gibi, ondan daha yukarıda bulunan 116.706’ncı sıradaki bir yeri de yazabilirsiniz. Bu ölü bir tercih olmaz, çünkü iki tercih arasında makul bir fark vardır.
TERCİHLERDE EN POPÜLER 20 BÖLÜM HANGİSİ?
En popüler bölümler hukuk, tıp ve psikoloji… Hukuk ve tıp bölümleri geçtiğimiz yıl ilk 100’e giren adayların da en çok tercih ettikleri ilk 3 bölüm arasında yer alıyor. PDR bölümünün popülerliği ve mimarlık programlarının mühendisliklerden daha çok tercih edilmeleri dikkati çeken bir diğer nokta. Mühendislikler arasında ise en çok hedeflenen bölüm bilgisayar mühendisliği. İlk 100’ün en çok tercih ettiği üçüncü bölüm elektrik-elektronik mühendisliği ise adayların hedefleri arasında orta sıralarda yer alıyor.
ÇOK TERCİH YAPMAK KAZANMA ŞANSINI ARTIRIR MI?
Yerimiz varken, tercihleri ve alternatifleri çoğaltmakta yarar var. İlla 24 tercih yapacağız diye bir kural yok, ama bize sunulan olanağı da değerlendirmek gerekir. Örneğin aynı başarı sırasından birkaç yer yazmak, tercihlerden birini kaçırırsak diğerini yakalama şansı yaratır.
BİR TERCİHİ DAHA ÜST SIRAYA YAZAN MI AVANTAJLIDIR?
Kaçıncı sıraya yazarsa yazsın, kimin puanı daha yüksekse, o avantajlıdır! Cengiz’in EA puanı 485, Sadık’ın EA puanı 486 olsun, Cengiz aynı tercihi 1’nci sıraya, Sadık da aynı tercihi 30’ncu sıraya yazmış olsun, şayet o bölüme bir aday alınacaksa, bu Sadık olacaktır, çünkü Sadık’ın puanı Cengiz’den yüksektir. ‘Peki, bu durumda sıranın ne önemi var’ diyeceksiniz. Şu önemi var: Cengiz, bu bölümü diğer tercihlerinden önce istiyor, Sadık da ‘diğer tercihlerim olmazsa, en son bu tercihime yerleşeyim’ diyor…
İSTEK Mİ, SIRA MI?
İkisi de… İkisinin makul bir karışımı olmalı, her biri ayrı telden çalmamalı. Şöyle örnek vereyim: Çok istediğimiz yer 45.698’nci sırada, onun altına yazacağımız ve ondan sonra istediğimiz yer 35.474’ncü sırada olmamalı, yani isteğin bir sınırı olmalı. Bu durumda alttaki tercih, geçersiz tercih oldu. Burada yapılması gereken; ya alttaki tercihi 45.698’in üzerine yazacağız ya da sileceğiz. Şayet onun üstüne çıksın istemiyorsak, o zaman onu yazmayacağız. Peki, yazarsak n’olur? Boşuna yer işgal etmiş olur!
PUANA GÖRE Mİ, BAŞARI SIRASINA GÖRE Mİ?
Tercihleri yaparken başarı sırasını kullanın, puanları dikkate almayın. Daha önceki yazılarda belirtmiştim, puanlar değişkendir, yıllara göre farklılık gösterir. Başarı sıraları değişken değildir, bunlarda fazla oynama olmaz. Kendi başarı sıranızla, girmek istediğiniz bölümün başarı sırasını kıyaslayın.
KENDİ SIRAMIZIN NE KADAR ÜSTÜNDEN BAŞLAYALIM?
Adayın SAY’dan başarı sırası 170 bin olsun, şayet tercih sayımız 30’u çok aşmıyorsa, bu adayın tercihleini 100 binden başlatmasında hiçbir sakınca yoktur. Hemen soracaksınız, ‘Peki, olur mu?’ Yanıt vereyim: ‘Ben de biliyorum olmayacağını, ama ne sakıncası var? Olmazsa olmasın! Aklınızda kalacağına, kağıtta kalsın…’ İlk birkaç tercihiniz, sıradan ve puandan bağımsız olsun, gönlünüzde yatan aslan olsun…
NEREYE KADAR DÜŞELİM?
Pişman olmayacağımız yere kadar! En son yaptığınız tercih bile, kazandığınızda asla pişman olmayacağınız, bir daha sınava girmek istemeyeceğiniz, kazandığınızda okuyacağınız yer olsun. Lütfen şuna dikkat edin: Her bir tercihi yazarken, sanki başka tercih yokmuş, sadece o tercih varmış gibi hareket edin. Tercihlerdeki temel prensibimiz; ben bu tercihi yazıyorum, ama bu tercihte gerçekten okur muyum, yoksa ‘yazmış olmak için mi yazıyorum’ düşüncesi olmalı…
EN BAŞARILI HUKUK FAKÜLTELERİ SIRALAMASI – 2017
Bu yıl, geçtiğimiz yıllardan çok daha farklı, somut bilgiler verdik sizlere. Tercihlerle ilgili teknik bilgileri verdik, bunlarda sorun yok; ancak hem üniversiteler hem de bölümlerle ilgili bilinçli tercih yapmanız için çok sağlam istatistikler yayınladık.
Türkiye Üniversite Memnuniyet Araştırması (TÜMA) 2018, Girişimci ve Yenilikçi Üniversite Endeksi 2018, URAP-Üniversitelerin Akademik Performansa Dayalı Genel Sıralaması 2018 yayınladığımız önemli endekslerdi…
Bugün, yine çok önemli bir çalışmayla karşılaşacaksınız, Türkiye Barolar Birliği’nin hukuk eğitimi ve öğretimindeki standartları belirlemek amacıyla başlattığı ‘ölçme-değerlendirme’ çalışmaları sonuçlandı. Türkiye’deki hukuk fakültelerinin dekanlarının katılımıyla yaklaşık 3 yıldır yürütülen çalışmaya, 73 hukuk fakültesinden 53’ü katıldı. Çalışma sonucunda hazırlanan listede ilk sıraları devlet üniversiteleri aldı.
Bu yıl, yeni istatistik yayınlanmadı; ancak geçen yılki veriler yine de işinize oldukça yarayacak, hukuk tercihi yapacak adaylara yine de yol gösterecektir. Bu çalışma, hukuk tercihi yapacak adaylar için hayati önem taşıyor. Tavsiyem, bu listeyi incelemeden hukuk tercihi yapmayın!
Lise eğitimini Türkçe ve Matematik dersleri ağırlıklı okuyarak tamamlayan öğrencilerin ilk hedefi hukuk fakültesinde okumak. Hukuk fakültesi, hem toplumsal saygınlığı hem de okuyan kişilere kattığı beşeri sermayesi açısından geçmişten günümüze gücünü koruyan fakültelerin başında geliyor. Hukuk fakültesinde okumak, okuyan kişi açısından garanti istihdam kapısı yaratırken, okutulan derslerin mezunlarını baştan aşağı donatması da bilinen bir sonuç. Kişinin insanlarla olan iletişiminden, güncel ekonomik, siyasi ve sosyal olayları değerlendirmesine değin bir çok noktada fakülte mezunları güçlü bir birikim kazandırıyor.
HUKUK FAKÜLTESİ MEZUNU HANGİ İŞLERİ YAPABİLİR?
Yukarıda bahsedildiği üzere hukuk fakülteleri mezunlarına kattığı beşeri sermayenin yanı sıra bir de mesleki tatmin düzeyi yüksek iş olanakları sağlamaktadır. Gerek özel sektörde, gerekse kamu sektöründe hukuk fakültesi mezunlarını üst mertebelerde görmek mümkün. Bu meslekler içerisinde her hukuk mezununun gönlünde yatan meslek olarak adli yargı hakim ve savcılık mesleğini de ayrıca belirtmek gerekir.
ÖLÇÜTLER BELİRLENDİ
‘Ölçme-Değerlendirme’ çalışmalarına 2014 yılında başlayan Türkiye Barolar Birliği, 37 hukuk fakültesi dekanının katılımıyla kurduğu komisyonda, bir hukuk fakültesinin hangi asgari standartları taşıması gerektiğine dair ölçütleri belirledi. Çalışmaya YÖK Başkanlığı ile son şekli verildi. Akademik kadro, kütüphane olanakları, eğitim-öğretim faaliyetleri gibi kriterlerin yer aldığı değerlendirme formu Türkiye’de aktif olarak eğitim veren tüm hukuk fakültelerine gönderildi. Verilen yanıtlar doğrultusunda en iyiler listesi hazırlandı.
Konuyla ilgili değerlendirmede bulunan TBB Başkanı Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu şunları söyledi: “Kontrolsüz şekilde açılmış ve sayısı her geçen gün artan hukuk fakültelerinin pek çoğunun eğitim-öğretim kalitesi ne yazık ki istenilen seviyede değil. Üniversiteye girecek adaylar tercihlerini yapmadan önce önlerinde hukuk fakültelerini objektif ölçülere göre sıraladığımız cetveli bulacaklar. Bu cetvel, hukuk fakültelerinin tercih edilme sıralamasının oluşumunda en önemli etken olacak. Amacımız, üniversite adaylarının daha bilinçli tercih yapabilmelerinde yol gösterici olmak. Ayrıca hukuk fakültelerinin de eksikliklerini görerek kendilerini geliştirmelerini sağlamak.”
EN BAŞARILI HUKUK FAKÜLTELERİ
Adalet Bakanlığınca düzenlenen ‘Adli Yargı Hakim ve Savcılık Sınavı’nda en yüksek ortalama puanı Gazi Üniversitesi mezunlarının aldığını görüyoruz. Gazi mezunlarının ortalama puanı, yazılı sınavını kazanma puanına yakın. Bu durum, 2017 yılı içerisinde yapılan ‘Adli Yargı Hakim ve Savcılık Sınavı’na katılan Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunlarının büyük bölümünün yazılı sınavı kazandığını gösteriyor. İşte diğer üniversite mezunlarının almış olduğu puan listesi:
ÜNİVERSİTE PUAN
Gazi 66,423
Ankara 65,767
Dokuz Eylül 63,668
Atatürk 63,524
Atatürk (İ.Ö.) 63,524
İstanbul 63,450
İstanbul (İ.Ö.) 63,450
Uludağ 63,279
Çukurova 62,861
Ondokuz Mayıs 62,700
Erciyes 62,335
Yalova 62,094
İnönü 62,058
Kırıkkale 61,961
Kırıkkale (İ.Ö.) 61,961
Selçuk 61,783
Selçuk (İ.Ö.) 61,783
Hacettepe 61,631
Süleyman Demirel 61,357
Akdeniz 61,299
Marmara 60,918
Maramara (İ.Ö.) 60,918
Karadeniz Teknik 60,839
Anadolu 60,660
Erzincan 60,366
SADIK HOCA’NIN ÖNERDİĞİ MESLEKLER
METALURJİ VE MALZEME MÜHENDİSLİĞİ: Hammadde üretimini, malzemenin sentezlenmesini ve işlenmesini, ürün tasarımını, geliştirilmesini ve üretimini, ömrünü tamamlamış malzemelerin geri kazanımını kapsayan tüm aşamalarda yer alır.
Metalurji ve malzeme mühendisleri, herhangi bir malzemenin üretimi için gerekli planları yapar ve uygulanmasını denetlerler. Ayrıca, mühendislik tasarım gurubunun üyesi olarak, malzeme seçme, önerme ve kullanımının denetimi gibi görevlerinin yanı sıra özel amaçlara yönelik malzemeler de tasarlarlar.
İş imkanları açısından oldukça geniş bir bölüm. Genel anlamda döküm ile ilgilenir. Bunların iş alanları ve kullanım alanları oldukça geniş olduğu için üretimin her basamağında iş imkanına sahip olursunuz.
Bu bölümün mezunu, bütün üretim yapan fabrikalarda mutlaka çalışır. Örneğin: Cam fabrikaları, demir-çelik sektörü, seramik fabrikaları, makine üretim fabrikaları, plastik fabrikaları, polimer fabrikaları, gemi imalatı, boru fabrikları, metal işlenen tüm fabrikalar, elektronik malzemeler yapılan fabrikalar, savunma sanayisi, uçak fabrikları ve daha bir çok üretim yapan fabrikada rahatlıkla çalışabilirsiniz. Son söz: Malzeme olmadan, mühendislik olmaz!
ULUSLARARASI FİNANS – ULUSLARARASI TİCARET UZMANLIĞI: Uluslararası gelişmeler, refahın artması yolunun ticaretten geçtiğini göstermekte. Uluslararası gelişmeleri izleyen, bunu ülke çıkarları ile birleştiren, küresel rekabete açık, büyük düşünen, ülkemizin potansiyelini değerlendirirken uluslararası rekabette ön plana geçilmesini hedefleyen uzmanlara ihtiyaç artıyor.
Günümüz dünya ekonomisinde, ulusların ekonomik zenginliği ve gücü, uluslararası ticarette ve uluslararası finans piyasalarındaki etkinliği ve rekabetçiliği ile ölçülüyor. Ekonomik ve siyasi entegrasyonlar ile küreselleşme olgusunun varlığında, dış ticaret ve özellikle finansman konuları, iş ve bilim dünyasının yeni cazibe alanları olarak ortaya çıkmaktadır.
Uluslararası ticaret ve finansman alanında yetişmiş nitelikli insan kaynaklarına bugün ve gelecekte, her zaman, dünden daha büyük bir gereksinim olacak.
MEKATRONİK MÜHENDİSLİĞİ: Günümüzde makine, elektronik, bilgisayar donanımı ve bilgisayar yazılımı sektöründe teknolojinin hızla ilerlemesi ve aynı zamanda endüstriyel otomasyonun gelişerek endüstride akıllı makinelerin ve robotların kullanılmaya başlanması farklı mühendisliklerin birleştirilerek yeni mühendisliklerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bunlardan biri olan Mekatronik Mühendisliği, akıllı makinelerin, ergonomik ve faydalı ürünlerin tasarlanarak üretilmesi için Makine Mühendisliği, Elektrik-Elektronik Mühendisliği ve Bilgisayar Mühendisliğinin bir birleşimi olarak ortaya çıkmıştır. Kısaca, Mekatronik Mühendisliği; makine, elektrik-elektronik mühendisliği ve bilgisayar yazılım teknolojilerinin bir makine veya ürün üzerinde birleşerek bütünleşmesini sağlayan bir mühendislik dalı olarak tanımlanabilir.
İnsanoğlunun teknolojiden beklentilerinin had safhaya ulaştığı gözlemleniyor. Yaşamımızı kolaylaştıran teknoloji ürünleri daha karmaşıklaşmakta ve kullanılan bu ürünlerin, tasarımından kullanım aşamasına kadar disiplinlerarası bir çalışma sonucu ortaya çıktığını görüyoruz. O yüzden de makine, elektrik, elektronik disiplinlerinin birlikte sunulduğu mekatronik alanından mezun uzmanlara da bu süreçte ihtiyaç arttı.
YATAY GEÇİŞ NEDİR, NASIL YAPILIR?
Bu soru, tercih döneminin baş aktörlerindendir. Sıkça dillendirilir, kolay yapılacağı sanılır. Oysa yapılması, söylendiği kadar kolay değildir.
Aşağıda, yatay geçişle ilgili en doğru ve en geniş açıklamayı bulacaksınız. Okuyun, tercihlerinizi ona göre yapın…
Yatay Geçiş, üniversite sınavı sonuçlarına göre bir programa yerleştirildikten belli bir dönem sonra, aynı ya da farklı bir bölüme ya da başka bir üniversitedeki bir bölüme geçmek isteyen öğrencilere belli kurallar çerçevesinde geçiş imkanı veren bir uygulamadır.
YATAY GEÇİŞ TÜRLERİ
Yatay geçişler, kurumlar arası ya da kurum içi olmak üzere iki türlü olabilir.
Kurumlar arası yatay geçiş öğrencinin kayıtlı olduğu üniversitenin bir programından, başka bir üniversitede aynı düzeydeki eşdeğer bir diploma programına geçiş yapması anlamına gelir (ODTÜ Sosyoloji bölümünden, Boğaziçi Sosyoloji bölümüne geçiş).
Hangi Kurumlar Arasında Yatay Geçiş Yapılır?
Öğrenciler kayıtlı oldukları üniversite içinde ilgili bölümler arasında da belli şartları yerine getirdikleri takdirde yatay geçiş yapabilirler.
SORULAR-YANITLAR
Sosyoloji ve felsefe gibi bölümleri bitirdikten sonra, özel kurumlarda çalışacaksak hangi üniversiteden mezun olduğumuzun bir önemi var mı?
Sosyoloji ve felsefe mezunları reklamcılık, radyo-TV, halkla ilişkiler, insan kaynakları, işletme alanlarında yüksek lisans yaptıktan sonra, adını saydığımız bu alanlarda rahatlıkla faaliyet gösterebilirler. Mezun olduğunuzda, hangi üniversiteden geldiğiniz değil de, nasıl geldiğiniz ve ne fark yaratacağınız önemli, aslında bu tüm bölümler için geçerli…
Hocam yaşlı bakımı bölümü iş olanakları nedir?
Nüfus yaşlanıyor, bilhassa Avrupa’da daha da yaşlanıyor, dolayısıyla yaşlı bakımına büyük ihtiyaç olacak, bu alanda yetişmiş elemana çok fazla ihtiyaç duyulacak. Yabancı dil bilgisiyle yurtdışı çalışma olanakları da söz konusu olabilir. Bence iyi bir seçim, yazmanı öneririm.
Diyaliz bölümü yazmak istiyorum, ama yine de içim çok rahat değil. Net bir bilgi alamadım, siz ne dersiniz?
Çok iyi yaparsın, çok isabetli bir tercih yapmış olursun. Sadece diyaliz değil, keza radyoloji, odyometri, anestezi vb. diğer programlar da çok geçerli. Bu dallar, uzmanlık gerektiriyor, yani bu meslekleri yapabilmek için, mutlaka bu bölümlerden mezun olmak gerekiyor. Ben olsam, mutlaka tercih ederdim.
Bu yıl tercih yaptığımızda, ilk yerleştirmede ve ek yerleştirmede hiçbir şey çıkmazsa, yani herhangi bir bölüme yerleşemediğimizde, gelecek yıl okul puanımız düşer mi? İkinci sorum ise, işletme hakkında ne düşünüyorsunuz, özellikle Gebze Teknik Üniversitesi İşletme Bölümü için…
Bu yıl bir yere yerleşmezsen, seneye puanın düşmez. GTÜ çok iyi bir üniversite, akademik olanakları, öğretim üyeleri çok iyi, öğretim üyesi başına düşen öğrenci sayısı da az, yurtdışı doktoralı öğretim üyesi sayısı oldukça fazla. Mükemmel bir tercih olur, sonra bana teşekkür edersin. İşletme için bir şey demeye gerek yok, son derece geçerli bir dal.
Sayısal sıralamam 160 binlerde, tercih yapmaya kaç binden başlamalıyım?
135 binlerden başlamanızda sakınca yok, ancak bunların sayısı 4-5’i geçmemeli. Daha sonra kendi sıranızın biraz üstündeki ve altındaki (150-170 bin vb.) yerlere ağırlık verin. Son 4-5 tercihiniz de, kendinizi garantiye alabileceğiniz tercihlerden oluşmalı. Açıkta kalmak istemiyorsanız son tercihleriniz 185 binler dolayında olabilir…
Hocam, Kızım Tıp bölümü için tercih yapacak. İstanbul Çapa Tıp yada Ankara Hacettepe tıp arasında karar vermek gerekirse görüşünüz ne yönde olur?
Benim sıralamam şöyle olur: Hacettepe, İstanbul, Ankara…
Ben, SAY puan türünde 20.665’inci oldum. Tercih aralığım ne olmalıdır? Diş hekimliği kontenjanlarında artış oldu mu?
Her iki puan türünde de yerin varsa 5 bin ila 35 bin arasından tercih yapabilirsin. Tercihlerini 5 binlerden başlatmanda bir sakınca yoktur.
Sadık Hocam, çalışma ekonomisi ve endüstri ilişkileri bölümü hakkında fikriniz nedir, acaba geçerli bir bölüm mü? Cevabınızı en kısa zamanda bekliyorum.
Bu bölümde oku, üzerine de işletme yüksek lisansı yap, sence nasıl olur? Bence mükemmel olur, ‘şu bölüm bu bölüm’ karmaşası kalmaz, değil mi?
Hocam, kızım moleküler biyoloji ve genetik bölümü istiyor, mezun olunca iş durumu nasıl, açıkta kalır mı?
İyi bir tercih olur, açıkta kalmaz; moleküler biyoloji ve genetiğin girmediği bir alan yok ki; beslenmeden tutun, giyim, ilaç sanayii, kozmetik vb. her alana hükmediyor, dolayısıyla yersiz bir endişe içindesiniz. İstiyorsa, bırakın okusun…
Hocam, Galatasaray Üniversitesi iletişim bölümü hakkında ne düşünüyorsunuz?
Çok iyi… Zaten Galatasaray Üni. hakkındaki düşüncelerim çok olumlu. Oldukça zor bir üniversite, ama değer; gerek kazandırdığı dil/diller bakımından, gerek akademik değerleri bakımından, gerek camiası bakımından kesinlikle birinci sıraya koyulacak bir üniversite.
Bu yıl kazanıp, kayıt yaptırdığımz taktirde gelecek yıl kaç puan düşer mi?
Evet, düşer. OBP’nin çarpılacağı katsayı: 0,06 olur… İlk kez giren veya bir önceki yıl kazanamayan adayın OBP’si 0,12 ile çarpılır…
Hocam, EA’da hangi bölümlerin iş olanağı daha fazla?
Bu çok genel bir soru olmuş, ama yine de bazı bölümleri sıralayalım… Uluslararası İşletme, Uluslararası Ticaret, Uluslararası Finas, Uluslararası İlişkiler, Sağlık Kurumları İşletmeciliği, Aktüarya, Hukuk, psikoloji vb. Bence iş olanağının en yüksek olduğu bölüm, kişinin severek okuyacağı bölümdür.
Harita mühendisliiği hakkındaki fikrirleriniz nedir?
Harita Müh. önü son derece açık, iş garantisinin yüzde yüz olduğu, bir 10 yıl da bu şekilde devam edeceğini düşündüğüm bir dal. Seviyorsanız, kesinlikle tavsiye ederim.
Hocam, sizce İstanbul İngilizce iktisat mı Hacettepe İşletme mi, hangisinin önü daha açık?
İkisinin de önü açık, ama İstanbul İng. İktisat’a öncelik vermenizi tavsiye ederim.
Makine, mekatronik ve otomotiv mühendisliği bölümlerini iş olanakları açısından nasıl sıralayabiliriz?
Sıralama aynen yazdığınız gibi olmalı; yani makine, mekatronik, otomotiv müh. şeklinde. Zaten diğer iki dalın da atası makine müh. Diğer bölümler, bu bölümün formasyonu. Makineyi oku, diğerlerinde yüksek lisans yaparsın. Kolay gelsin…
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.